BÖLÜMLER |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Oyuncak Ördekler Buzullar için İşbaşında"
Buzulların hareket ettiğini biliyor muydunuz? Üstelik, küresel iklim değişikliği nedeniyle bu hareketin hızlanmış olabileceğini? NASA'dan araştırmacılar, Grönland'daki "jacobshavn Buzulu" adlı dev bir buzulun hareketlerini incelemek için ilginç bir yöntem bulmuş. Buzulun erimesiyle oluşan suyun izlediği yolu bulmak için, oyuncak olarak üretilen plastik ördekleri kullanmak! Nasıl mı? Araştırmacılar,buzulun içindeki çatlaklardan birine 90 tane küçük oyuncak ördek bırakmış. Buzulun yüzeyindeki erimeler sonucu oluşan suyun, çatlaklardan kendine yol bularak buzulun tabanına kadar indiği ve buzulun eriyen sularıyla birlikte yol alıp sonunda denize ulaşması bekleniyor. Ördeklerin her birinin üzerinde, "bilimsel deney","ödül var" sözcükleri ve araştırmacıların e-posta adresleri yer alıyor. Yani bu oyuncakları bulanlara ödül var! Oyuncak ördekleri bulanlar NASA'yı arayarak araştırmacılarla iletişime geçecek ve ödülünü alacak. Araştırmacılarsa, buzullardan eriyen suların hangi yolu izleyerek denize ulaştığını keşfedecek!
Tek Boynuzlu Karaca
İtalya'daki bir doğa parkında, tek boynuzlu bir karaca dünyaya geldi! Bu, hiç de alışılmış bir durum değil, çünkü karacaların iki boynuzu olur. Bu yavru karacanınsa hem tek boynuzu var hem de bu boynuz başının tam ortasında yer alıyor. Araştırmacılar, bu duruma karacanın genlerindeki bir farklılığın neden olduğunu düşünüyor. Bu karaca yavrusu, birçoklarına mitolojideki tek boynuzlu atları çağrıştırıyor. Mitolojideki tek boynuzlu, kanatlı atların da boynuzları başlarının tam ortasında yer alıyor. Bu düşsel canlılarla ilgili çok çeşitli söylerceler var. Araştırmacılar, bu yavru karacanınkine benzer bir genetik farklılığa sahip canlıların, çok eski zamanlarda da dünyaya gelmiş olabileceğini düşünüyorlar. Mitolojideki tek boynuzlu atların da, bu canlılardan esinlenilerek yaratılabilmiş olabileceğini belirtiyorlar.
Matematiği kim buldu?
Ampul, telefon, hesap makinesi gibi araçların icadı söz konusu olduğunda, belli bir kişi yada kişilerin isimlerinden bahsedilebilir. Matematiğin bulunuşu ise böyle değildir; doğrudan insanların yaşamlarıyla ilgili olduğundan, zaman içinde bir şeyler katılarak bugünkü halini almış. Yeni bilgilerin de eklenmesi nedeniyle gelişeceğini söylemekte yanlış olmaz. İnsanlar çevrelerindeki cisimleri saymaya başlayarak matematikte ilk adımları atmışlar. O zamanlar yalnızca gereksimlerini karşılayan bir araçmış. İnsanların matematiği ayrı bir çalışma alanı olarak algılaması ise bundan yaklaşık 2500 yıl önceye, yani M.Ö. 500 yılına dayanıyor. "Matematik" kelimesi Yunanca Mathematicos kelimesinden geliyor ve kelimeyi ilk bulan Pisagor olduğu sanılıyor. Mathematicas kelimesinin kökenide mathema (öğreti) ve manthanein (öğrenmek) kelimeleridir. Demek ki o zamanlarda öğrenmek matematikle bir tutuluyormuş!
Ondalık sayıları kim buldu?
Aslında bir çok kavramda olduğu gibi bu konuda da tek bir isim öne sürmek mümkün değil. Ondalık sayılar Eski Çin'de , Ortaçağ'da Arabistan'da ve Rönesans döneminde Avrupa'da kullanılmıştı. 1500'lü yıllarda matematikçiler ondalık sayıları kullanıyorlardı; ancak ortak bir dil yoktu. Simon Stevin adlı bir araştırmacı, kolay ve o güne kadar bilinmeyen bir yöntem kullandı. Simon Stevin bulduğu yötemde bugün 2.456 olarak ifade edilen sayıyı şöyle yazıyormuş
(0) (1) (2) (3)
2 4 5 6
Burada parantezler, sayının merkezde olduğu bir daireyi simgeler. Bunun bir başka yazılışı da şöyle:
2(0)4(1)5(2)6(3)
Bizler ondalık sayıları bugün şöyle okuyoruz:
2,456: 2 tam binde dörtyüz elli altı
Simon Stevin ise onda, yüzde, binde gibi ifadelerin yerine birinci, ikinci, üçüncü kelimeleri kullanırmış.
1656 yılında John Napler, yazdığı bir kitapta bugün kullandığımız yönteme yer verdi. Ondalık sayının tam kısmıyla ondalık kısmı birbirinden ayırmak için önce nokta(.) sonra da (,) kullanılmış. Bugün ise dünyadaki pek çok bölgesinde bu iki kısmı ayırmak için (,) kullanılıyor.
MATEMATİĞİN TARİHÇESİ
Yontma Taş Devrinden Pisagor'a kadar matematik
Her bilimsel gelişmenin temeli matematiğe dayanır.Doğada herşeyde matematik vardır.Güneşin, ayın, gök cisimlerinin hareketlerinde bile matematik vardır.Herşeyde matematiğin izine rastlamak mümkündür.Bütün bilim dallarının temeli matematiktir.
Çünkü mantık ve matematiksel düşünce ile felsefe ve psikoloji, müzik aletlerinin tiz ve kalınlığının tespit edilmesinde matematik hesap, astronomide matematik, bilgisayar mühendisliğinde ve biliminde matematik,düşünce tıpta ve biyolojide matematik, olasılık ve bir sürü burada sayamayacağımız kadar çok alanda matematik tarih boyunca hep kullanılarak bugüne gelinmiştir.
Pisagor daha da ileri giderek "Tanrı sayıdır sayılar evreni yönetir"demiştir.Pisagor'un dönemine ve adıyla anılan teoremin ispatını yaptığı zamana gelmeden pek çok öncesinde de Mısır ve Babillilerde insanların bazı matematik bilgilerine sahip olduğunu arkeolojik eserlerden biliyoruz.Pisagor teorimine sonra tekrar döneceğiz.
M.Ö 30 000 İLE M.Ö 3000 ARASI MATEMATİK
Matematik ile ilgili bilgilere en eski tarih olarak Milattan önce 30 000 yıllarında rastlamaktayız.O yüzyıllarda insanların kemiklerin üzerine rakamların çiziklerle işaretlendiğini arkeolojik kazılar tarafından bilmekteyiz.
Milattan önce 25 000 yıllarında ilk geometrik şekiller kullanılıyordu.İnsanoğlu vahşi hayvanlardan korunmak, barınmak, aç kalmamak için avlanmak zorunda kaldığı bu çağlarda on binlerce yıl pek fazla elle tutulur buluş yapamadı, bulunan buluşlar da insanların birbirinden uzak bölgelerde yaşaması sebebiyle muhtemelen diğer insanlara ulaşamadan bulan kişi öldüğünde yokolup gidiyordu.
Milattan önce 5 000 yıllarında Mısır'da ondalık sayı sistemi kullanılmaya başlanmıştı.
Milattan önce 4 000 yıllarında Mısırlılar ve Babilliler takvim kullanmaya başlamışlar.
Milattan önce 3 400 yıllarında Mısır'da rakamlar için ilk defa semboller kullanılmaya başlanmış ve basit doğrular kullanılmaya başlanmış.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 6 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|